21 Nisan 2025 Pazartesi

CİĞERİMİN KÖŞELERİ

 22 Nisan, 25.

Hiç kardeşiniz var mı?

Benim var. Karındaş olanından. Ciğerimin iki köşesini dolduruyorlar. Dolabımdan bir parça kıyafet almaya kalksalar kıyameti koparırım da öl deseler yine onlar için koşa koşa ölüme atlarım. Yanı başımda otururlarken ha bire azarlarım da annem babam onlar hakkında bir şey diyecek olsa yeminli avukatları kesilirim. Canımın canıdır onlar, evlat bildiklerimdir. Bazen bir onlar için yaşadığımı hissederim; bir onlar için çabaladığımı…

Ama hayat bu. Yaşım henüz yirmi küsur olmuştur da annemin dizinin dibinde, kardeşlerimin yanında geçirdiğim yıllar ömrümün yarısı etmez belki. Hayatım hep okuyup büyük adam olmak için yurtlarda yaşayıp, evin hasretini çekmekle geçti.  İlk kalmaya başladığım yurtta 12 kız bir odada yaşamaya çalışmıştık. İlk gece hiçbirimizin uykusu gelmemişti de ilk defa tanışmamıza rağmen sabaha kadar sohbet etmiştik. Her akşam birimiz ‘evime dönmek istiyorum!’ diye ağlar, diğerleri de onu teselli ederdi.

Ben kardeş olmanın karındaş olmaktan fazlası olduğunu ilk o odada öğrendim.

Kahkahasıyla, minnetiyle, hüznüyle, pişmanlıkları ve kızgınlıklarıyla benim ikinci evim olmuştu orası. Ev dediğin içinde her türlü duyguyu barındırırdı. Belki yaşımıza göre çok şey yaşamıştık, birbirimize karşı çok haksızlık yapmıştık ama bu dünyada kan bağından fazlasının olduğunu birçoğumuz o odada öğrenmiştik. Zaman geçti. Her bir anından heybeme bir şeyler attım. Orada ömürlük dost edindim kendime. Üstünden yıllar geçti, o değişti, ben değiştim, günlerce hatta aylarca konuşamadığımız oldu da ilk yüz yüze gelişimizde kaldığımız yerden devam ettik. En zor günlerimde hastaneye koşa koşa geldi. Bana yaptığı makarnayla beraber hem de! Ciğerimin bir köşesi onundur.

Dost deyince aklıma bir de çocukluğum gelir.

 Yaşadığımız şehirden bir başka şehre taşındığımız ilk gün, yeni evimizin bahçesinde kamyonun arkasındaki kalabalığın arasında benimle aynı boylarda bir kız çocuğu vardı. O gün bugündür o kız çocuğunu dostum bilirim. Köyün yokuşlarında, dere tepe arasındaki yollarda, okul servisindeki sabah akşam yolculuklarda, köyün camisinde ve sayamadığım birçok yerde ve zamanda binlerce anı biriktirdiğim kardeşim bildiğim… Mesafelerin gönül bağıyla bağlı olan kişileri etkilemediğini de ilk kez onda gördüm ben. O da ciğerimin bir köşesinin sahibidir.

Ben, bu hayatta en iyi geçen zamanın her anından heybeme bir şeyler atmayı öğrendim.

Kaderimde okumak için evden daha da uzaklara, kalabalık bir şehre, elimde bir valizimle varmak da varmış. Gemide saatlerce ‘o koca şehirde ne yapacağım!’ diye ağladım. Birkaç gün içinde ailem ile önüne gittiğimde o dar koridorlu, basık ve karanlık yurdun duvarlarının üstüme yıkılacağını hissetmiştim de sanki bir şeyler boğazımı sıkmaya başlamıştı. İşte o boğucu yurdun içinde bir oda var: 21 Numara. Duvarlarında tam 4 yıldır 5 dostun anılarını kaydediyor.

Hayat bir öğrenme sürecidir. İnsan, yaşaya yaşaya; yaşamayı öğrenir. Bebekliği, çocukluğu, gençliği… ama bana sorarsanız en büyük okulu gençliğidir insanın. En büyük hikmetler gençlik çağında öğrenilir. İleride gençlik çağıma dönüp baktığımda biliyorum ki zihnimde koca puntolarla 21 Numaralı o oda belirecek. Çünkü yaşamayı ben o odada öğrendim. Önemli olan odanın numarası değildi; odanın içindekilerdi. Ciğerimin köşelerine burada tam dört genç kız yerleşti. Sinir harplerimi, kova kova gözyaşlarımı, içimin içime sığmayışını, herkesten sakladıklarımı, ilk aşkımı, yenilgilerimi ve hatta kazançlarımı bilen; beni hep dinleyen ve annemden daha çok gördüğüm kardeşlerimdi onlar. Birimiz üzgünken diğerlerimizin gülmediği, yardım gerektiğinde yapılabileceklerin hep daha fazlasının yapıldığı, birimizin bir bakışından her şeyin anlaşıldığı, sabahlara kadar sohbet ettikten sonra uykusuz okullara gidildiği bir arkadaşlık bizimkisi. Arkadaşlık ise aslında bu bağın sıfatlarından sadece biri. Dualarımda isimlerini eksik etmediğim, biri bir sebepten sevindiğinde belki de onlardan daha çok sevindiğim, hafızam silinse de onların izinin benden asla silinmeyeceğini bildiğim bir bağ bu. Dost desem az, kardeş desem eksik gelir.

Şimdilerde 21 Numaranın miadı dolmak üzere. Artık o duvarlar başka dostlukları kaydedecek hafızasına. Biliyorum bu kaderin bir cilvesi. Her güzel şeyin bir sonu gelecek. Gençlik devri bitip yetişkinlik çağı gelecek. Kader belki aramıza kilometreler koyacak. Ama dedim ya! ben hayatta en iyi, zamanın her anından heybeme bir şeyler atmayı öğrendim. Bildiklerim öğrendiklerimin yansımasıdır. Hakikat ise bir yansımadan daha fazlasıdır.

Hakikat şudur ki; gönül bağı kurduğun her şeyden sorumlusun bu hayatta. Kalbinde yer tutan herkes kalbinin bir parçasıdır artık. Kardeşlik kan bağıyla değil, gönül bağıyla bağlar kişileri.

Benim ciğerim çok köşelidir dostlar! Her bir köşesi yüreğimi sevgiyle ısıtır. Burnumun direği onlara özlemle sızlar. Sevgi büyük emektir. Bir ömür ekilir, biçilir de hasadı hep peşinden gelir.

-Ş.

🎵Arkadaş Şarkısını Duyunca- Sezen Aksu



  

CİĞERİMİN KÖŞELERİ

 22 Nisan, 25. Hiç kardeşiniz var mı? Benim var. Karındaş olanından. Ciğerimin iki köşesini dolduruyorlar. Dolabımdan bir parça kıyafet al...